Sevgili İtalya severler,
Roma'dan başlayan İtalya seyahatimizi ilk gününden itibaren okumak isterseniz linke tıklayabilirsiniz.
Napoli'deki ilk günümüze de linkten ulaşabilirsiniz.
20 Temmuz 2022 Çarşamba sabahı birazdan ağırdan alarak kalktık ve listemizdeki “Pasticceria Poppella”ya gittik.
“Fiocco di neve (kar tanesi)”; yumuşacık bir çörek, içinde panna ve ricotta peyniri var. Bir başka Napoli klasiği. “Poppella’da yenir” diye okumuştum, zira bu tarif onlarınmış. Bu yüzden buradan başladık fakat hesaplayamadığım bir şey oldu, burası bir kafe değil de pastane (pasticceria) olduğu için ne kahve servisleri var ne de ayakta yiyebileceğiniz bir yerleri (oturmaktan bahsetmiyorum bile). Biz iki tane bundan, bir tane de sfogliatella alıp (4,40 Euro) dolu avuçlarla buradan çıktık. Avcumuzda bunlar yakındaki başka bir kafeden kahve almaya girdik. Aslında burada oturacak yer olmasına rağmen, ben utancımdan soramadığım için, avcumuza bir de kapuçino ve americano ekleyerek (4,5 Euro) buradan da çıktık :D Diyar diyar oturacak merdiven ararken adamın teki “burası özel mülk” diye bizi tersledi falan derken sonunda bir köşede ayakta hüplettik mecbur... Her şey iyi güzel de İtalya’da bu ayakta yeme olayını oldum olası sevemedim 🙄
Bugünkü durağımız olan Pompei’ye giderken, şöyle bir metroda, 40 dkya yakın yolculuk yaptık. Bu hızlı ve modern olmayan tren; gidiş kişi başı 2,80 Euro, dönüş de aynı şekilde. Fakat dönüşte bileti convalide ettirecek yer bulamadık, herhangi bir kontrol de olmadı.
İstisnasız her durakta otomatik anons çalışıyor “maskenizi takın” diye fakat Napoli’de maske takma oranı yarı yarıya diyebilirim. Herhangi bir görevlinin maske sorduğuna da şahit olmadım. Bir de gözlemim; farklı ülkelerden gelen turistler ya toplu taşımadaki maske kuralını bilmiyorlar ya da umursamıyorlar.
Şimdi size 2019 Temmuz ayında yani tam 3 sene önce blogumda yazdığım Pompei yazısının son kısmını göstermek istiyorum.
İnşallah isteyen herkes bu güzellikleri kendi gözüyle görme imkanı bulur ve biliyorsunuz çok istersek de olur 😉
Pompei için biletleri de sıra beklememek adına Türkiye’de almıştık, kişi başı 16 Euro ödedik. Pompei hakkındaki yazımın tamamı için linke tıklayabilirsiniz. Akabinde çeşitli Pompei fotoğraf ve videoları için buraya bekliyorum 😉
Akşamı bu atıştırmalıklarla kapattık çünkü saat 9’daki konsere yetişmemiz gerekiyordu ve Pompei’ye gidiş – geliş ummuduğumuzdan daha fazla zamanımızı aldı.
Döndüğümüzde ise duş için otele uğramadan devam edemeyecek bir haldeydik. Bu atıştırmalıkların ismi “cuoppo”. Her türlü kızarmış yiyecekle doldurulmuş koni şeklinde folyolar. İçindeki yiyeceklerin kategorisine göre çeşit çeşit.
Biz klasiği olan terra (toprak) ve mare (deniz) aldık. Terra’da patates, kabak, patlıcan, arancino vb. var. Mare’de ise hamsi, midye, kalamar vb. var. Mutlaka burada yiyin: Il cuoppo friggitori napoletani
İtalya; metro durağında böyle bir heykel görebilme ihtimalidir 🥰
Napoli diyalektine (Napoletano) Erasmus zamanımdan beri çok sempati duyuyorum, şarkılarını da aynı şekilde çok seviyorum. Napoliten şarkıların çalınıp söylendiği bir konser bulmuştum gelmeden önce, iyi ki satın almışız, çok çok keyifliydi.
Depodan çevrilmiş tatlış bir yerde veriyorlar konseri. Grubun ismi "Napulitanata". Birer içecek ve su ikram ediyorlar. Çalınacak şarkıların isimlerinin ve konularının olduğu bir de broşür dağıtıyorlar. Bilete ve detaylara linkten ulaşabilirsiniz.
Örneğin oldukça meşhur olan “Tu vuo fare l’americano” şarkısında; viski-soda içip, rock and roll dans ederek, beyzbol oynayıp, Camel sigara içerek Amerikan tarzı yaşamı taklit etmek isteyen fakat ekonomik sebeplerden ailesine bağlımlı kalan bir İtalyan’ı anlatıyor.
Şarkıların hepsi birbirinden keyifliydi, söyleyen kişinin sesini çok çok beğendik.
Canım Napoli maceramız da bu seferlik sona erdi 🙃
Daha gitmek istediğimiz ama yetiştiremediğimiz yerler oldu ama onlar da geri dönmek için güzel sebepler 😊
Comments